Perşembe, Ağustos 24, 2006


Bugün hastaneden verilen ilaçlarını danışmak için 1923 doğumlu Manastır'lı bir hasta başvurdu. Askerliğini nerde yaptığını sordum. 1940-44 arasında 4 yıl Yugoslav ordusunda Almanlara karşı savaşmış. Almanlar çok kuvvetliymişler. Hiç piyadeleri yokmuş, hepsi motorizeymiş. Bunlar ise tam bitli piyade imişler. Savaş boyu açlık, pislik ve bitler yakalarını bırakmamış. Bitler o kadar büyükmüş ki , 5 Lev'lik Bulgar parasını üzerine koyarlarmış, bit parayı oynatırmış.
Yugoslavlar, gündüzleri hiç savaşmaz ormanda saklanırlar, geceleri mayın döşeyip yol keserlermiş. Amca mayına çarpan araçların nasıl havaya uçtuğunu anlatırken epey neşelendi. Muharebeye girerken insan ne hissediyor diye sordum. İnsana cesaret geliyormuş, hiç korkmuyormuş. Amcasının oğlu yanı başında vurulmuş ölmüş, ama amcayı öldürmeyen Allah öldürmemiş.


(Benim de geçerken mola verip köftelerine bayıldığım Makedonya'nın Bitola kentinin türkçe adının Manastır olduğunu da bu hafta okuduğum İdil Elveriş'in 'New Orleans'tan Kosova'ya, Bir Türk Kızının Anıları' kitabından öğrendim.)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba,
kitabı cidden merak ettim,alim bari..
ben yugoslavyalım da :))

sevgiler
mrl