Salı, Ekim 03, 2006


Bugün şekerini ölçtürmeye gelen yaşlı bir teyze 'Cuma günü mukabeledeydim, mesai saatine yetişemedim' dedi.
'Nedir mukabele?' diye sordum.
Hocanın Kuran okuyup karşısında dinleyenlerin kendi Kuran’larından takip etmesine mukabele denirmiş. Takip ederken kaçırdığın yer olursa oraya işaret koyup sonra okumak gerekirmiş.
Bir senedir 35 yaşındaki hanım bir hocanın derslerine katılıyormuş. Hoca dersleri kendi evinde veriyormuş, sabah akşam 80 kişi katılıyormuş. Hocanın eşi de akşamları işten geldikten sonra gençlere ders veriyormuş. Dersler ücretsizmiş ama genelde herkes yakıt gibi masraflar için 10 YTL veriyormuş. Teyzenin maddi olanağı olmadığından para ödemiyormuş, ama arada ufak tefek şeyler götürüyormuş. Yeme içme yokmuş. Kuran okuma dışında başka bir sohbet konusu da olmuyormuş. Önce arap harflerini öğrenmişler, sonra 11 defa hatim indirmiş. Günde 2 cüz okuyormuş. Bir cüz arkalı önlü 10 sayfaymış. Okumasını öğrenmiş ama okuduğu arapça olduğundan anlamıyormuş.

Şekeri yüksek çıktığından oruç tutmaması gerektiğini, hastaların oruç tutmasının uygun olmadığını, yerine bir fakiri doyurabileceğini, ona da gücü yetmiyorsa bir şey yapmasına gerek olmadığını, İslamın öncelikle bedenimize iyi bakmayı emrettiğini anlattım.

Hiç yorum yok: