Salı, Aralık 12, 2006


Bugün nefes darlığı yakınmasıyla başvuran 80 yaşlarında emekli bir bekçiyi muayene ettim. 1962-67 yılları arasında Anafartalar'da (Kemeraltında) çalışmış, kuyumculara ve o bölgedeki otellere bakarmış.

Polisle bekçinin farkını sordum:
Bekçi hep aynı bölgeye bakarmış ve sabit durmaz gezermiş. Bu nedenle de baktığı bölgede herkesi tanırmış. Zaten 70'lerdeki Ecevit hükumetinin çıkardığı yasaya kadar bekçilerin maaşını halk ödermiş. Bu iş için kurulmuş bir dernek varmış. Derneğin memurları; ki emekli komiserler falan oluruş, sürekli mahalleleri dolaşıp para toplarlar, maaşlar da bu toplanan paralardan ödenirmiş, SSK'dan sigortaları varmış. Ecevit'le birlikte memur kadrosuna geçmişler.
'Ayrıca bayramlarda bahşiş toplar mıydın?' diye sordum. Hiç toplamamış, yalnız bir keresinde bayramda dağıttığı Kızılay ve Çocuk Esirgeme Kurumu zarflarını toplayıp geri getirince çıkartıp 35 lira vermişler. 'Ne bu?' demiş,
'Senin hakkın, toplayanlara yüzde veriyoruz' demişler.
Amca 'Ben istemem başkasının hayır yaptığı paradan' deyince
'O zaman seni de bağış yapmış sayacağız' deyip makbuz kesmişler.
'Eskiden hem polislerde hem bekçilerde tutkunluk vardı, şimdilerde yok artık' dedi.

Nefes darlığı için Aminokardol tab 2 x 0,5 yazdım.

1 yorum:

Mine dedi ki...

Merhaba!
Blog'unuzu tesadüfen keşfettim.Yazılarınızı, bir yandan keyifle okudum,diğer yandan da anılarımı yazmadığım için hayıflandım:)Eklediğiniz fotograflar da, yazılarla uyumlular ve de çok güzeller.
Tebrikler!