Salı, Ekim 23, 2007

makedonya 1945


Bugün prostat ilacı yazdırmaya gelen bir hastanın 75 yaşında olduğunu öğrenince çok genç gösterdiğini söyledim.

"Ben çok meyve yerim"
dedi. Eti pek az yer, hep zeytinyağı kullanır, tereyağ, pilav, makarna yemezmiş.
Memleketini sordum, Makedonya'lı imiş, 1956 yılında göçmüşler.
“Biz Üsküp’ün dağlarındanız, geçinmek için keçi beslerdik, dağdan ağaç kesip odun kömürü yapardık. O nalet Tito, savaştan sonra ikisini de yasaklayınca aç kaldık, şehre inip inşaatlarda çalıştık. En sonunda taa 1914 te Türkiye'ye kaçıp Ödemiş'e yerleşen bir amcamın gönderdiği davetiye ile biz de buraya geldik, beğendik kaldık. İstersek bir sene içinde geri dönme hakkımız da vardı” dedi.
“Davetiyesiz gelinemiyor muydu?” diye sordum.
Davetiye, gelenlerin 1 yıl boyunca yeme içme ve konaklamalarının davet sahibince karşılanacağına dair verilen bir taahhütmüş. Eğer gelenler şikayet ederse devlet hesabını davet sahibinden soracakmış
“Ama öyle bir şikayet hiç olmadı tabii, Ödemiş’e de hiç gitmedik, ne yapalım orada, biz otuz kişilik kafile İzmir’de Çamdibi’ne yerleştik, tütünde çalıştık, evler yaptık, emekli olduk” dedi.
Makedonya’da savaş yıllarında almanlarla münasebeti olup olmadığını sordum. "Tabi bizim köye de geldiler, zaten yenilmişlerdi, geri çekiliyorlardı. Ben o zaman çocuktum,askerler bize yakalayıp getirdiğimiz kaplumbağa başına para verirlerdi” dedi.
“Ne yapıyorlardı kaplumbağayı” diye sordum merakla.
“Pişirip yiyorlardı. Önce ateş yakıp üzerine koyuyorlar, hayvan kaçmak için kafasını çıkartınca bir vuruşta kafayı uçurup, sonra kabuğun içinde pişen kaplumbağanın kabuğunu kırıp afiyetle yiyorlardı” dedi.
“Açlıktan mı yiyorlardı?” diye sordum.
“Yok çok faydalıdır kaplumbağa eti, Almanya’da kilosu 300 marka satılır, ufacık konservesi 67 marktı” dedi.
“Sen yedin mi hiç?” diye sordum, hiç yememiş, içi almamış.
Savaş yıllarında çok açlık sefalet olmuş.
“O nalet Tito 17-45 yaş arasında bütün Bosna’lı erkekleri savaşa sürdü, almanlara kırdırdı, üç ay içinde yenildi teslim oldu.
Savaştan sonra Bosna’da erkek kalmadı. Bizim ordan Bosna’ya kadın almaya gidenler oldu, erkeksiz kalan kadınlar, güzeli çirkini pazarda afedersin hayvan pazarı gibi bekliyorlarmış, bir adam gelsin bizi alsın, sahip çıksın da karnımız doysun diye”
dedi. Köylerine Bosna’lı çok gelin gelmiş o yıllarda.
“Neden sadece Bosna’lıları kırdırdı?” diye sordum.
“Onlar sırptan dönme oldukları için kızıyordu herhalde. Bosna’lıların özleri sırp , dilleri Sırpça ama Osmanlı egemenliğinde İslamı seçmişler” dedi.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Valla bu yazıdan sonra, allaha çok şükür bi vatanım var dedim. Vatansızlığı ancak yaşayanlar bilebilir galiba. Yani, yerimden yurdumdan ayrılıp yabancı bi ülkede yeni bi hayat kurmak, bilmiyorum ama bana çok zor geliyor.
Kıbrıs harekatında kaplumbağa yemiş babamlar da. Ama ıığğğ demekten, lezzeti nasıldı diye sormak aklıma gelmedi hiç. İlk fırsatta bi sorucam.
Bu arada sizin aracılığınızla, ben de teröre hayır diyorum, lanetliyorum. Zaten söylenecek başka ne kaldı, bilmiyorum...
egeden

sofi dedi ki...

Babanem anlatırdı Yunanistan'da alman savaşında dağlara kaçmışlar ve kaplumbağa yemişler.Kaynayan su dolu bir kazana atarlarmış kaplumbağaları ,onlarda suyun içinde döne döne ölürlermiş, tabiki açlıktan, zorunluluktan.Hatta babam bebekmiş giysi yok,kilime sarmış babanem, sonra vatanımıza kaçmışlar herşeyi bırakıp...

Lilium Bosniacum dedi ki...

Bosnalılıarın özü Bogumil, dilleri Boşnakça dinleri de Fatih Sultan Mehmet vesilesi ile islam olmuştur..

Adsız dedi ki...

Boşnaklar da Sırplar gibi slav kökenlidir ama Osmanlı ile işbirliği yapmaları ve islamiyeti seçmeleri neticesinde o dönemde Sırplara biraz efelenmiş olsalar gerek, Sırplar Boşnaklara olan nefretlerini çağımıza kadar içlerinde taşımışlardır.

Adsız dedi ki...

Sirplarin bes yuz sene kin gudup de, kendilerini dost, arkadas, akraba goren masum insanlara akil almaz katliamlar yaptiklarini gozonunde bulundurursak, su Bosnaklar Osmanli zamaninda epey efelenmisler demek ki Sirplar a, oyle mi dersiniz cidalci bey? Kayitlara bakmak lazim aslinda, torunlarina boylesi akil almaz eziyetlerin reva gorulmesi icin Bosnaklar neler neler etmisler, ne efelikler yapmislar acep Sirplar a...
Insanlarin acilarina karsi duyarsiz olabilirsiniz, sizin icin sirp bir katil bosnak bir cesetten daha insan olabilir -dedesi de efelenmeseymis efendim bes yuz yil once- hatta belki sizin icin katillere musamaha gostermek insancil bir yaklasim bile olabilir ama bu dusuncelerinizi bu kadar hafif ifadelerle ortaya koymak saygisizligini gosteremezsiniz. Lutfen fikir belirtirken dikkatsiz sarfettiginiz sozlerin bu savasta yakinlarini yitirmis, savasi birebir yasamak durumunda kalmis yahut bu savasi sadece televizyon ekranlarinda izleyip caresizlikten kahrolmus kac kisinin canini incitebilecegini dusunerek konusun.
Tesekkurler.